TÜRK MÜZİK DÜNYASI’NDA ŞÖHRET VE PARAYA RAĞMEN DRAMATİK VEDALAR
5 BÖLÜM-(Final)
TÜRK MÜZİK DÜNYASI’NDA VEDALAR

Hakan Türkoğlu • 09/12/2025
Türk müzik dünyasında da, dramatik vedalar yaşandı. Yavuz Çetin, Uzay Heparı, Onno Tunç ve Barış Akarsu ilk akla gelenler tabii ki.
Türk müziğinin unutulmaz isimleri, alkışların ardında görünmeyen bir kaderle yüzleşti. Trafik kazaları, bitmeyen iç çöküşler, beklenmedik felaketler… Yavuz Çetin’in karanlığa teslim oluşu, Barış Akarsu’nun doğum gününde gelen ölüm haberi, Onno Tunç ve Uzay Heparı’nın ansızın kopan yaşamları… Her biri, sahnedeki ışıltının ardında taşınan derin acıların dramatik birer hatırlatıcısı olarak kaldı. Hakan Türkoğlu bu yazıyla seriyi tamamlıyor.

Yavuz Çetin Türk gitaristleri içinde müstesna bir yere sahiptir. 1970 yılında Samsun’da dünyaya geldi. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümünden mezun oldu. Blue Blues Band ile ilk kez sahnelerde boy gösterdi. Grup; Batu Mutlugil (vokal, gitar), Yavuz Çetin (vokal, gitar) ve Zafer Şanlı (bas gitar)’dan oluşuyordu. Daha sonraları Fuat Güner’in stüdyosunda çalıştı. Bu çalışma 1996 yılında MFÖ ile çalışmasına vesile oldu. Gitar tekniği ile kendini piyasaya kabul ettiren ünlü gitarist; Ege, Teoman ve Göksel’in albümlerinde yer aldı. “İlk” (1997) ve “Satılık” (2001) adlı albümleri Türk Rock tarihinde derin izler bıraktı. Tanınmış bir isim olmasına rağmen maddi sıkıntılarla boğuştu. Bu sıkıntılar ağır depresyona neden oldu. Yaşamaktan sıkılmış sorunlarla mücadele etmekten yorulmuştu. Bu ruh hali şarkılarına da yansıyordu özellikle de “Yaşamak İstemem” adlı şarkısına:
YAŞAMAK İSTEMEM
Bana öğretilen her şey
Bana önerilen her şey
Bana dayatılan yaşantı
İşe yaramaz bir çöplük
Yarattığınız sistemler
Kullandığımız yöntemler
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem, istemem, istemem
Belki de terslik bende
Yapamadım bu düzende
Kaçacak delik arar oldum
Sürüngenler şehrinde
Eğitilmiş köpekler
Doymak bilmez maymunlar
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem artık aranızda
Yaşamak istemem, istemem, istemem
Benden bir ruhsuz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden bir hissiz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden bir uyumsuz yaratmayı
Nasıl başardınız?
Benden sizden biri yaratmayı
Nasıl başardınız?
Yaşamak istemem artık aranızda
Şarkı sözleri, Yavuz Çetin’in yaşamına son vermeyi kafasına koyduğu bir manifesto gibiydi. Tarihler 15 Ağustos 2001’i gösteriyordu. Yavuz Çetin henüz 30 yaşındaydı. Boğaziçi Köprüsünden atlayarak yaşamına son verdi. Babasının isteği üzerine, annesinin Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarının üzerine gömülecekti ancak annesinin mezarını bilen tek kişi olan baba Erdal Çetin fenalaşıp cenazeye katılamayınca mezar bulunamadı ve Yavuz Çetin Karacaahmet Camii’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından Anadolu Hisarı’ndaki Yeni Mahalle Kabristanı’na defnedildi.
Ohannes Tunçboyacıyan; Türk pop müzik tarihinin en önemli besteci ve aranjörlerinden, bilinen ismi ile Onno Tunç. 20 Aralık 1948 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Multi enstrümantalist bir müzisyendi. Bas gitar, klasik gitar, piyano çalabiliyordu. 1960’larda Big Soul Band ve Durul Gence ile çalıştı. 1970’li yıllarda aranjörlüğe başladı. Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer ve Özdemir Erdoğan ile çalıştı. Özellikle Sezen Aksu’nun “Sen Ağlama”, “Git” ve “Gülümse” albümlerinde adını iyice duyurdu. Eurovision yarışmalarında orkestra şefliği yaptı. “Ah Belinda” ve “Yağmur Kaçakları” gibi filmlerin müziklerini besteledi. 14 Ocak 1996 tarihinde arkadaşı Hasan Kanık ile birlikte kendisinin kullandığı Bonanza tipi uçakla Bursa’dan İstanbul’a dönüyorlardı. Uçak Yalova civarında düştü. Hem Onno Tunç hem de Hasan Kanık hayatını kaybetti. Bu elim olayı daha da trajik hale getiren bir başka olay ise Onno Tunç’u kurtarmak için enkaz bölgesine giden dağcı gençlerden ikisinin donarak yaşamını kaybetmesiydi.

Uzay Heparı. Ölümü üzerinde en çok konuşulan yıllarca spekülasyon yapılan ünlü bir diğer isim. İTÜ Devlet Konservatuvarı’ndan mezun oldu. Zuhal Olcay’ın “Küçük Bir Öykü” adlı albümü ilk profesyonel çalışmasıdır. Daha sonra aranjör olarak Sezen Aksu, Sertab Erener, Levent Yüksel, Erol Evgin ve Nükhet Duru ile çalıştı. Ölümü oldukça trajiktir. 20 Mayıs 1994 tarihinde yeni aldığı motosikleti ile Etiler Koç Köprüsü üzerinde Demet Akbağ’ın arıza yapan aracına çarptı. Hastanede boyun kırılması olduğu anlaşıldı. İstanbul International Hospital’de 11 gün boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi. 31 Mayıs 1994 tarihinde yaşamını yitirdi. Vefat ettiğinde eşi hamileydi. 1995 Ocak ayında dünyaya gelen erkek bebeğe Uzay Kanat Heparı ismini verdiler.

Barış Akarsu, 28 yaşında geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Kaza 29 Haziran 2007’de Bodrum’da meydana geldi. Ne acı ve ilginçtir ki kaza tarihi aynı zamanda Barış Akarsu’nun 28. doğum günüydü. İçinde olduğu araç aşırı sürat nedeni ile Bodrum yolundaki Torba kavşağında kontrolden çıktı. Akarsu ile birlikte araçta bulunan Zeynep Koçak (24) ve Nalân Kahraman (37) olay yerinde hayatını kaybetti. Barış Akarsu hastaneye getirildiğinde kalbi durmuştu. Acil serviste kalbi yeniden çalıştırıldı. Beş gün yoğun bakımda kalan genç sanatçı yaşam mücadelesini kaybetti. Vefat ettiğinde takvimler 4 Temmuz 2007 Çarşamba günü saat 20:10’u gösteriyordu. Saat 23:10’da televizyonlar ölüm haberini geçmeye başladı. Akarsu, özellikle Cem Karaca şarkılarında unutulmaz bir performans sergilemesi ile tanınmıştı.

Dario Moreno. Türkiye müzik tarihinde olduğu kadar Fransa müzik ve sinema tarihinde de adından söz ettiren ünlü sanatçı. 03 Nisan 1921 tarihinde Aydın’ın Germencik ilçesinde doğdu. Sefarad Yahudisiydi. Babası ölünce annesinin isteği üzerine İzmir’e taşındı. Burada kendini geliştiren sanatçı İzmir Palas Oteli’nde sahne aldığı yıllarda iyice ünlendi. Atina’ya gitti. Oradan da ününe ün katacağı yer olan Fransa’ya taşındı. Fransa’da yayınladığı albümler oldukça dikkat çekti. Ünü zirve yapmıştı. Film teklifleri gelmeye başladı. “Oeil Pour Oeil” (1957) adlı filmde oynadı. Bu filmdeki rolü ile en iyi yardımcı erkek ödülüne layık görüldü.

Tam bir İzmir âşığıydı. “İzmir’in kucaklarında ölmek istiyorum” sözü çok ünlüdür. İzmir de O’na olan sevgisini karşılıksız bırakmamış ve Karataş semtindeki “Tarihi Asansör” sokağına “Dario Moreno” adını vererek onun daima hatırlanmasına katkıda bulunmuştur. Ölümü oldukça trajiktir. 1 Aralık 1968 tarihinde İstanbul Yeşilköy havalimanına geldi. Bazı kaynaklara göre havalimanı görevlileri izin verse uçağa yetişebilecekti. Ancak kapıdan geçmesine izin verilmedi. Bunun üzerine tartışma ve arbede yaşandı. Yaşanan arbede sonrası oldukça dik merdiven başında yığılıp kaldı. Defalarca başını merdivene çarparak aşağı sürüklendi. Hastaneye kaldırıldı. Müdahalelere rağmen beyin kanamasından yaşamını yitirdi. Fransa sanat camiası bu ölümü Türkiye’nin sorumsuzluğu olarak manşetlere taşıdı. Vasiyetinde İzmir’e gömülmek vardı ancak annesi Türkiye’ye çok öfkeliydi bu nedenle cenazeyi İsrail’e defnetti.

Beyaz Kelebekler, 1963–1980 yılları arasında aktif olan, Türkiye’nin en renkli ve popüler pop müzik gruplarından biriydi. Kabataş Erkek Lisesi’nde okuyan beş genç; Rıfat Eke, Altan Eke, Ender Akacan, Behzat Kutlubağ ve Bülent Ortaç tarafından kuruldu. İlk olarak Kazablanka Gazinosu ile başlayan sahne kariyerleri, Maksim Gazinosu gibi büyük mekânlara taşındı. Beyaz kıyafetler, kelebek broşları, kelebek şekilli gitarlar ve Ender Akacan’ın renkli gözlükleri grubun simgeleri haline geldi.
Ayşe Sütçü: İlk solist, evlenip müziği bırakınca ayrıldı.
Azize Gencebay: Orhan Gencebay ile evlenip müziği bırakınca yerine Ülkü Üst geldi.
Ülkü Üst: 1969–1973 arasında solistlik yaptı.
Sevil Özyurt: “Sen Gidince” ile Hollanda listelerinde bir numaraya çıktı.
Semra İleten: Son dönem solistlerinden.
Trajik trafik kazası 19 Ocak 1970 tarihinde Adapazarı civarında gerçekleşti. Kazada Behzat Kutlubağ, Altan Eke ve Rıfat Eke hayatını kaybetti. Ülkü Üst ve Bülent Ortaç ise yaralı olarak kurtuldu. Kaza nedeni ise tur şoförünün hatalı sollama yaparak kamyonetle çarpışması sonucu aracın uçuruma sürüklenmesiydi. Kazadan kurtulan Bülent Ortaç: “Araç alevler içindeydi, gerisini hatırlamıyorum” diyerek röportaj vermişti. O dönemlerde ülke içinde olduğu kadar ülke dışında da oldukça popüler bir gruptu Beyaz Kelebekler. O kadar ki İran Şahı’nın davetiyle 1968’de sarayda 14 gün kalıp 6 konser vermişlerdi. 1970’li yıllarda birçok Avrupa ülkesinde sahne aldılar. “Sen Gidince”, “Neler Oluyor Hayatta”, “Bütün Aşklar Tatlı Başlar”, “Ateş Böceğim” gibi unutulmaz hitleri Türk Pop müziği tarihine armağan ettiler.
Kerim Tekin de bir başka dramatik trafik kazasında hayatını kaybeden ünlü müzisyendir. Kerim Tekin, 27 Haziran 1998’de Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. O sırada yalnızca 23 yaşındaydı ve müzik kariyerinin zirvesindeydi. Kerim Tekin, Sandıklı Termal ’98 Festivali kapsamında 26 Haziran’da konser verdikten sonra İstanbul’a dönmek üzere yola çıktı. Yanında menajeri ve bateristi Halis Bütünley vardı. Afyon-Sandıklı karayolunun 20. kilometresinde, karşı yönden gelen bir süt tankeri ile kömür yüklü bir kamyon çarpıştı. Kamyon, Kerim Tekin’in içinde bulunduğu otomobilin üzerine devrildi. Kerim Tekin olay yerinde hayatını kaybetti, Halis Bütünley ise ağır yaralandı. Ölüm haberi, Zerrin Özer’i çok sarstı. Zerrin Özer, onun anısına “Şimdi Uzaklardasın” adlı şarkıyı seslendirdi. Tekin’in “Kara Gözlüm”, “Haykırsam Dünyaya”, “Akşamlar” gibi parçaları hâlâ hafızalarda yer ediyor.
Ajlan Büyükburç. Müzik dünyasında göz göre göre gelen kayıplardan biridir Erol Büyükburç’un kızı Ajlan Büyükburç’un vefatı. Ehliyetini trafik kazasında ölmeden sadece üç gün önce almıştı. Marmaris’ten Kaş’a gidiyordu. Fethiye Eşen bölgesinde viraja çok süratli girdiği için aracın kontrolünü kaybetti. Araç takla attıktan sonra park halindeki bir traktöre çarptı. Otopsi raporuna göre ölüm nedeni; trafik kazasına bağlı iç kanama ve boyun kırığı şeklindedir. İlginç olan bir konu da kazanın olduğu bölgede bir gün önce Ajlan’ın en yakın arkadaşı Rüçhan Olucak’ın kaza geçirip ağır yaralanmış olmasıdır. Ajlan’ın annesi Türkân Türker ile kız kardeşi Jeyan Büyükburç, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Eşen Belediyesi hakkında Aydın İdare Mahkemesi’nde maddi ve manevi toplam 32 milyar liralık tazminat davası açtı.

Avukat Cengiz Hortoğlu, dava dilekçesinde, mıcırların temizlenmediği, uyarı levhası olmadığı ve yolda mühendislik hataları olduğu öne sürüldü. Dava kapsamında görüş alınan İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Otomotiv Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Murat Ereke imzalı raporda da yolda uyarı levhası bulunmadığı belirtilerek Karayolları’nın yüzde 50 kusurlu olduğu iddia edildi.
İlyas Tetik. İzmir’li ünlü keman virtüözü, besteci. Daha sonraları müzik yönetmenliği de yaptı. Müzik dünyamız için çok önemli bir isimdir. Nasıl olmasın; Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Müslüm Gürses, Ahmet Kaya, Ebru Gündeş, Mahsun Kırmızıgül, Zeki Müren, Muazzez Abacı, Sibel Can, Tarkan, Sertab Erener gibi birçok ünlü isimle çalışmıştır. “Seni Buldum Ya”, “Yıllarım”, “Hayatımı Yazsam Roman Olurdu”, “Yağmurlu Bir Günde Doğdum Anamdan”, “Bulunur Elbet” gibi sevilen eserlerin bestecisidir. Müzik dünyasında bu denli kariyerli bir ismin 5 Temmuz 2021 tarihinde intihar ederek vefat etmesi çok düşündürücüdür. Ancak konunun ayrıntıları daha sonra açığa çıkınca sanat dünyası büyük bir şaşkınlık yaşadı.
İlyas Tetik, kendisini tanıyanlardan ve onların da çevrelerinden “Toptan gıda işi yaptığını belirterek” para toplamış! Bu kişilere ise vaad ettiği, “her ay düzenli bir ödeme”, kısacası kâr ortaklığı. Banka faizinden daha çok para kazanan vatandaşlar da paralarını “iyi ve güvenilir insan” olarak gördükleri İlyas Tetik’in eline bırakmışlar.
M.Y. yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İlyas Tetik’i 10 yıldır tanıyorum. 3 sene önce ‘kuru gıda alıyorum, toptancılara satıyorum, birikimin varsa sana da iyi olur’ dedi. 20 bin TL verdim. Kârımı aldım. Geliyor nasılsa kâr payım dedim. Ardından 100 bin ve 150 bin TL daha verdim. Gününde getiriyordu faizi. Teyzemin de 450 bin TL’sini getirdim. 2 ay önce 120 ton pirinç var, pandemiden satamıyoruz, satalım paranı getireceğim diyerek aksama başladı. Ölmeden önce bana 35 bin TL vermesi gerekirken 6 bin TL getirdi. Ölümünden sonra elimdeki senetleri aldım, hanımına getirdim, hanımı ‘vallahi billahi haberim yok’ diyor. İlyas Tetik bana bir şey olursa hanıma gidersin, demişti.”
Yüksek para toplandığından bahsedilirken, asıl para tutarının ne kadar olduğu, bu paralara ne olduğu, İlyas Tetik’in bu parayı başkalarıyla mı paylaştığı, intihara neden sürüklendiği ise gizemini koruyor.

İsmet Sıral, Türkiye’nin ilk yerli caz orkestrası şeflerinden biri olarak tanınır. 1940’lardan itibaren müzik hayatına başlayan Sıral, 1950’lerde kendi adını taşıyan büyük caz orkestraları kurdu. 1960’larda Avrupa’da, özellikle İsveç’te büyük başarılar elde etti. New York’taki Creative Music Studio’da dersler verdi ve Anadolu ezgilerini Batı müziğiyle harmanlayarak uluslararası caz sahnesine katkıda bulundu. İsmet Sıral’ın hayatı, Türkiye’de caz müziğinin gelişimi açısından bir dönüm noktasıdır. Hem teknik hem kültürel olarak müziğe kattıkları, onu unutulmaz kılmıştır. İsmet Sıral, 8 Ekim 1987 tarihinde Marmaris İçmeler’deki evinde intihar ederek hayatına son verdi. Bu trajik olayın ardında, müzikle ilgili büyük hayallerinin gerçekleşmemesi yatıyordu. Özellikle Turunç’ta kurmak istediği müzik okulu için satın aldığı araziyi kaybetmesi, onun için büyük bir hayal kırıklığı olmuştu. Bu kayıp, onun ruhsal durumunu derinden etkiledi ve sonunda yaşamına son vermesine neden oldu.

Mesut Aytunca, Türkiye’de Rock müziğin gelişiminde önemli rol oynayan bir müzisyendi. Gökçen Kaynatan’ın orkestrasında bas gitarla başladığı müzik kariyerinde, 1960’larda kurduğu Silüetler grubu ile tanındı. Grup, 1966’da Hürriyet’in Altın Mikrofon yarışmasını “Lorke” adlı türkü düzenlemesiyle kazandı. Bu başarı, Anadolu ezgileriyle Rock müziği harmanlayan yeni bir müzik anlayışının önünü açtı.
Silüetler’den ayrılan bazı üyeler daha sonra Moğollar grubunu kurdu. Aytunca ise solo kariyerine yöneldi ve kendi plak şirketi olan Aytunca Plak’ı kurarak bestelerini yayımladı.29 Mayıs 1976 gecesi, İstanbul Tarlabaşı’nda bir arkadaşının evinde çorapla boğularak öldürülmüş halde bulundu. Olay yerinde çıplak haldeydi. Cinayet, kısa sürede Milliyet karikatüristi Bedri Koraman’ın çizdiği robot resim sayesinde aydınlatıldı ve katil Ali İhsan Özbey yakalandı.
Sağlıkla ve sanatla kalın
htrocker@yandex.com
