Zeynep Poyrazoğlu • 09/12/2025

“Koyu Antoloji”, “bir Rock yıldızı geçmişe bakıyor, şarkılarını yeniden inşa ediyor” tarzı bir konsept. Bu, hem Teoman’ın kariyerine dair bir “hesaplaşma/olgunlaşma” hem de Türk Rock müziğinde bir alt tür —“nostaljik akustik/melankolik yeniden yorumlama”— sunuyor.

Kırılganlar Kralı

28 Kasım 2025. Zorlu PSM. Teoman konseri. Koyu antoloji. Çıkışında “Paramız boşa gitti”, “Bu ne biçim Teoman konseri” gibi yorumlar duymuş olsak da Koyu Antoloji konseri olduğunu bilerek bilet almış olanlar için oldukça zevkli bir konserdi. Teoman ekim ayının başında çıkan “Kırılganlar Kralı” albümünden iki şarkıyı ilk defa seslendirdiği konsere yine “Yanlışlıkla gelen var mı?” diye sorarak başladı. Sahnede ilk defa canlı dinlediğimiz “Çiçek Tarhları” şarkısını söyledikten sonra sorduğu soruya cevap olarak 10-15 kişinin eli havaya kalktı. 

Şakayla karışık bir ses tonuyla “Geçmiş olsun” diyerek kalkan ellere cevap veren Teoman konsere “Ben, Zargana, Deus Ex Machina” albümünden “Kavgam” şarkısı ile devam etti. Aynı albümden söylediği “Nevrozumun Zindanı” ise bence konserin en çarpıcı şarkılarından biriydi. Normalde çok dinlediğim bir şarkı olmasa da Teoman’ı sahnede şarkıyı söylerken değil, yaşarken gördüğümde artık sık dinlediğim bir şarkı olacağını hissettim. 

Trompet ve Klavye solo

Sahnedeki diğer sanatçılarla yakaladığı uyuma profesyonellik mi dersiniz yoksa birbirinin sanatına saygı ve hayranlık duymak mı bilemem ama konserin beni en çok etkileyen yanlarından birisi de Teoman’ın aralarda oturduğu koltuğundan müzisyenleri izlemesi oldu. Performanslarıyla zaten dikkatleri üstlerine toplayan müzisyenler sahneye çıktıkları andan konserin sonuna kadar kemanları, çelloyu ve trompeti içimizde hissettiğimiz bir ambiyans yaratarak Teoman’ın bize sunduğu karamsar kişiliği öne çıkardılar. Onlar bunu yaparken Teoman’ın saygı ve hayranlıkla onları izlemesi de seyirciye performansta bir bütünlük hissettirerek etkileyici sahneler yarattı. 

Teoman

Konserin bir noktasında önde oturan bir çocuğu görünce “Orda bir çocuk gördüm, yazık ona” diyerek başta yaptığı yanlışlıkla gelen var mı şakasını devam ettiren Teoman, yeni albümüne adını veren şarkıyı da ilk defa canlı seslendirdi. Seçmek neredeyse imkânsız olsa da Koyu Antoloji versiyonunun en beğendiğim şarkısı “Yollar” oldu. Yazıyı yazarken ilk albümle kurduğum bağdan kaynaklı da olabilir tabii bu durum. Konser spesifiğinde söylemeden geçmemem gerektiğini düşündüğüm son bir iki şey kaldı. 

Öncelikle ben Teoman’ı, bize gösterdiği, tanımamıza izin verdiği sanatçı kişiliği dışında yakından tanıyan bir insan değilim ancak bu konserde küçüklüğümden beri dinlediğim Teoman’a bir adım daha yakın hissettim. Koyu antoloji konserlerini insanlara kendini beğendirmek veya insanları eğlendirmek için değil de kendini ifade etmek, tanımak isteyene kendini tanıtmak için yaptığını düşünüyorum. Bunun önemli bir örneği de bence “10 tane Harbiye Açık hava konserini 1 stad konserine tercih ederim” demiş olması. Stadyum konserleri veriyor olsa da daha zevk alarak seyirciye sunduğu performansla aradaki fark görünür oluyor. Sonuç olarak bu paragrafı bitirmek için neye bilet aldığınıza dikkat edin diyebilirim. 

Çiçek Tarhları

Teoman’ın Koyu Antoloji projesi, hitlerin ötesine geçip şarkılarının karanlık, akustik ve hikâye merkezli ruhunu ortaya çıkarıyor. Dinleyiciyi sakin, derin ve sinematik bir atmosfere davet eden özel bir konser deneyimi.

Konserle ilgili gerekli bilgileri verdiysek artık yazmayı en sevdiğim kısma gelebiliriz: Şarkı sözleri. Bu yazıyı yazarken orijinal planım Teoman’ın 97’de kendi ismiyle çıkardığı ilk albümüyle ilgili bir yazı yazmaktı ancak elime konsere gidip konserle ilgili bir yazı yazma fırsatı geçince hayır diyemedim. İlk albümle ilgili kafamda kurduğum yazıyı da buraya biraz kısaltarak yazacağım. İki paragrafı da çok bağlayamadım ama olsun artık o kadar.

Yazı için araştırma yaparken en dikkatimi çeken şey “Mutlu Son” şarkısının Louis Aragon’un “Mutlu Aşk Yoktur” şiirinden ilham alınarak yazılmış olmasıydı. Paragrafın konusu zaten şarkı sözleri ve edebi değeri olduğu için bu şarkıyla başlamak bana çok mantıklı geldi. 

Louis Aragon şiirinde,

derken Teoman, 

Teoman geçtiğimiz günlerde Fatih Vural ile Diken Gazetesi için yaptığı röportajda “29 yaşında biri olarak bana çocuksu geliyordu ‘Papatya’ gibi şarkılar. Halbuki ben ‘Sessiz Eller’ ve ‘Mutlu Son’ gibi şarkılar yazan adam olmak istiyordum” diyerek aslında insanların beğeneceği düşünülen, görece daha enerjik sayılabilecek şarkılardan ziyade kendini ifade etmeye yönelik, daha karamsar sözler yazmaya, daha yavaş şarkılar yapmaya kaydığını ifade ediyor. İlk albümün 3. şarkısı olan “Sessiz Eller” de “Mutlu Son” gibi edebi değeri yüksek, çarpıcı sözlere sahip. 

“Papatya” şarkısına başlarda ön yargılı yaklaşmış olsa da çıkış yaptığı yıllarda bir röportajında albümünün prodüktörü olan Rıza Erekli’nin kendisine bu besteyi verdiği için ne kadar şanslı olduğundan bahsediyor. 

Albümde dikkatimi çeken bir diğer şey ise “Yarın Olmaz” şarkısının kadrosu oldu. Back vokalini Şebnem Ferah’ın yaptığı şarkıda Yavuz Çetin de talk box çalıyor. Albümü baştan sona dinlerken hangi şarkıda Yavuz Çetin vardı acaba dedikten sonra şarkıyı duyup tamam Yavuz Çetin işte dediğimi hatırlıyorum. Teoman denilince zaten akla gelen ilk şeylerden biri şarkı sözleri ama bu şarkı için de etkileyici sözlere sahip demeden geçemeyeceğim. Bu metinde konuştuğumuz diğer şarkılara göre daha enerjik bir ritme sahip olsa da sözleri için ritmi gibi pozitif diyemem. İlk albüm için en sevdiğim şarkı şu gibi bir ayrım yapamam tabii ki ama bu şarkının yeri ayrı benim için. 

Bütün şarkılardan ayrı ayrı bahsedip metni çok uzatmak istemiyorum ama ilk albümü konuşuyorsak “Yollar” demeden olmaz. Söz ve müziği tamamen Teoman’a ait olan şarkı bence albümün en hak ettiği değeri görmemiş şarkılarından biri. Çok sevdiğim için bana öyle geliyor da olabilir. Yazının ilk fikri için ilk albümü biraz fazla dinledim galiba, bütün şarkılarla bağ kurmuş gibi hissediyorum. “Yollar” ayrı bir mesele tabii. Sözleri özelinde zaten çok sevdiğim bir şarkı olsa da konserde tekrar dinleyince ben bu şarkıyı çok seviyorum hissi yerine oturdu. Gerek albüm gerekse konserde dinlemesi aşırı tatmin edici bir şarkı. Başka nasıl açıklayabilirim bilmiyorum ama dinlediğimde hissettiğim şeye tatmin dışında bir şey diyemem sanırım. Bu şarkı üzerinden Teoman’ın söz yazarlığına girersem apayrı bir yazı çıkar ortaya o yüzden daha fazla detaya girmiyorum şu anda. Belki öyle bir yazı da yazılır. 😄

Kulisten. Koyu Antoloji playlist

Bu albümün bütün şarkılarıyla ilgili kısa kısa paragraflar yazmak çok istesem de çok uzatmamak adına bahsedeceğim son şarkı “Vur Sen Beni”. Aereosmith sevenlerden (ya da albüm kartonetini okuyanlardan 😄) fark eden illa olmuştur şarkının “Dream On” şarkısıyla olan benzerliğini. Ben, “Dream On”dan esinlenildiğini öğrendiğimde ikisini üst üste tekrar dinledim. Benzerlikleri olduğu zaten çok bariz olsa da o farkındalıkla dinlemek bir başka oluyor. İki şarkı nasıl bu kadar benzer ama bu kadar farklı olabiliyor? diye soruyor insan kendine. Şarkıları zaten biliyorsunuzdur ama ben karşılaştırmayı kolaylaştırmak adına sözlerini buraya bırakıyorum: 

DREAM ON

Every time that I look in the mirror
All these lines on my face getting clearer
The past is gone
Oh, it went by like dusk to dawn
Isn’t that the way?

Everybody’s got their dues in life to pay,
oh, oh, oh
I know nobody knows
Where it comes and where it goes
I know it’s everybody’s sin
You got to lose to know how to win

Half my life’s in books’ written pages
Storing facts learned from fools
and from sages
You view the earth

Oh, sing with me, this mournful dub
Sing with me, sing for a year
Sing for the laughter,
and sing for the tear
Sing with me, if it’s just for today
Maybe tomorrow,
the good Lord will take you away

Oh, sing with me, sing for the year
Sing for the laughter,
and sing for the tear
Sing it with me, if it’s just for today
Maybe tomorrow,
the good Lord will take you away

Dream on
Dream on
I dream on
Dream a little,
I’ll dream on
Dream on
I dream on
I dream on

Dream a little,
I’ll dream on
Dream on
Dream on
Dream on
I’ll dream on
Dream on
Dream on
I dream on

VUR SEN BENİ

Gözyaşıysa sevdiklerin
Ben en çirkini, en fakiri
Yanmıyorsa yorgun lambam
Isıtmazsa karton evim

Hiç tutmam ben sözlerimi
Derindir uykum, uyanmadım
On gün oldu ben öleli
Bir öyküydüm, anlatıldım

Vur sen beni yerden yere
Damganı savur ellerimize
Bir kavga ki ürkütürse
Kanatırsa, öldürürse

Vur sen beni yerden yere
Damganı savur ellerimize
Bir kavga ki ürkütürse
Kanatırsa seni gizlice
Seni gizlice

Gözyaşıysa sevdiklerin
Ben en çirkini, en fakiri
Yanmıyorsa yorgun lambam
Isıtmazsa karton evim

Vur sen beni yerden yere
Damganı savur ellerimize
Bir kavga ki ürkütürse
Kanatırsa, öldürürse

Vur sen beni yerden yere
Damganı savur ellerimize
Bir kavga ki ürkütürse
Kanatırsa seni gizlice
Seni gizlice

Vur sen beni yerden yere
Damganı savur ellerimize
Bir kavga ki ürkütürse
Kanatırsa, öldürürse

Vur sen beni yerden yere
Damganı savur ellerimize
Bir kavga ki ürkütürse
Kanatırsa, öldürürse

Vur sen beni yerden yere
Damganı savur ellerimize
Bir kavga ki ürkütürse
Kanatırsa seni gizlice
Seni gizlice

Konu ilgisini çeken ve üst üste iki şarkıyı da dinleyen olduysa diye tekrar soruyorum:

İki şarkı nasıl bu kadar benzer ama bu kadar farklı olabilir?

Teoman’ın 1997’de, kendi adıyla çıkardığı ilk albümünü daha merak eden bir bakış açısıyla bir kere daha dinlemenizi öneririm. (Çok fazla gülen yüz kod gibi geldiği için sona koymadım. Yoksa içimden geçmedi değil.)

Gitarlar ve Davul solo

YOLLAR


Yazıdaki Teoman fotoğrafları Seda Açıkoğlu tarafından, videolar ise Kemal Başbuğ tarafından çekilmiştir.


SİTEDEKİ DİĞER TEOMAN YAZILARI