Jimi Hendrix. “Müzik, kendinizi ifade etmenin, özgürleşmenin yolu. Gerçek özgürlük, içimizdeki sesi dışarı çıkarmak. Kurallar yok, sadece sınırları zorlamak var. Efekt pedalları benim sihirli kutum. Onlarla gitarımdan dünyaya farklı sesler çıkarabiliyorum, hayal ettiğim dünyaları yaratıyorum.”

Levent Erseven • 25/06/2025
**JIMI HENDRIX**
ŞAMAN
Carlos Santana. “Hendrix’in müziğinde doğaüstü bir güç vardı. Onun gitarı, bir ruhun konuşması gibiydi, bizlere başka boyutlardan sesler getiriyordu.”
David Gilmour. “Jimi Hendrix, gitarın sihirbazıydı. O olmadan modern gitar sesi çok eksik olurdu.”
B.B. King. “Jimi Hendrix gitarın sesini yeniden icat etti. O, genç kuşaklara Blues’u yeni şekillerde anlatan büyük bir ustaydı.”
Eric Clapton. “Jimi, gitarın tanrısı gibiydi. Onun önünde hep küçük bir öğrenci gibi hissettim kendimi. Müzik anlayışı ve tekniği tamamen devrimciydi.”
Jimmy Page. “Jimi Hendrix, gitarın sınırlarını zorlayan, yeni kapılar açan bir dâhiydi. Onun performansları beni her zaman büyülemiştir.”
Johnny Allen Hendrix (sonra James Marshall Hendrix) 27 Kasım 1942, Seattle, Washington’da doğdu. Çocukken, gitarı kendisi öğrenmeye başladı. Genç yaşta Blues, Rock ve Soul müzikle ilgilendi. ABD ordusuna katıldı, kısa süre sonra disiplinsizlik nedeniyle ayrıldı. Ardından müziğe odaklandı.
1966’da Londra’ya gitti, burada The Jimi Hendrix Experience grubunu kurdu. “Purple Haze”, “Hey Joe” ve “The Wind Cries Mary” gibi hitlerle kısa sürede dünya çapında ünlendi. Sahne performansları ve gitar teknikleriyle Rock tarihine yeni bir sayfa açtı. Gitarın sınırlarını zorladı; efekt pedalları ve geri beslemeleri ustalıkla kullandı.

Müziğe doğaüstü ve deneysel yaklaşımlar getirdi. Siyah bir sanatçı olarak, 1960’ların Amerika’sında köklü sosyal değişimlerin sesi oldu. 18 Eylül 1970’de, sadece 27 yaşında hayatını kaybetti. Ölümü müzik dünyasında büyük yankı uyandırdı. Bugün hâlâ “dünyanın gelmiş geçmiş en iyi gitaristlerinden biri” olarak anılıyor.
Kuzeyli bir Siyahi olmasına rağmen Jimi de Blues’dan etkilenmiştir. Hatta bu hafta ölüm yıldönümü olan John Lee Hooker’dan çok etkilenmiştir. Jimi Hendrix sahneye çıktığında Blues çoktan şehirleşmiş, beyaz dinleyicilerin eğlence formuna dönüşmüştü. Ama Hendrix bu geleneği sadece devam ettirmekle kalmadı, onun içindeki büyüyü elektrikle yeniden uyandırdı.

Hendrix gitarı bir perküsyon gibi çalar. Şarkıyı söylemekten çok konuşma, ağıt, fısıltı gibi sunar. Sahnede parçalanır, büyür, şamanik transa girer. Jimi Hendrix, gitarı sadece bir uzuv değil, boyutlar arası geçidi açacak kapı gibi kullanır. Wah pedalı, fuzz, feedback ve volume potu gibi efektlerle gitarı konuşturan, ağlatan, haykırtan bir ruha dönüşür. Elektrik sayesinde, gitarın fiziksel sınırlarını aşar.
Hendrix için gitar artık sadece bir müzik aracı değil, bedenin ruhla temasa geçtiği bir büyüdür ve bu büyüyü kablolarla, amfilerle, pedallarla yıldız tozuna dönüştürür. Hendrix, artık Blues’un büyüsünü uzay çağına taşıyan TeknoBlues şamanıdır. Blues’un geleneksel biçimi akustiktir. Ama Hendrix de Hooker gibi bu biçimi elektrikle dönüştürdü. Onlar için elektrik sadece sesi çoğaltmak/büyütmek değil, ruhu ve hüznü (Blues) genişletmek, zamana titreşim eklemek, başka boyutlara yelken açmak demek.
Hendrix, 60’ların en gelişmiş ses araçlarını deneysel olarak değil, bir şaman çantasından çıkan büyüler gibi kullanır. Hendrix bu elektriği kullanarak “Siyah sesin, zaman-mekân algısını bozma” gücüne ulaşır. Bu, sadece bir ses mühendisliği değil, bir bilinç mühendisliği. Özellikle Hendrix’in sesi, Afro-Amerikan müziğine gelecek vizyonunu üretti. Gitarından çıkan sesler sadece Rock değil, Siyah bilinç halleridir.


Hendrix’in gitarı konuşmaz. Haykırır. Ağlar. Sevişir. Patlar. Örneğin; Voodoo Child’da, gitar, konuşuyor gibi. “If I don’t meet you no more in this world…” (Eğer bu dünyada bir daha yollarımız kesişmezse…) sözünün ardından gelen solo, bu cümlenin duygusal devamıdır. Her pedal; bend, wah ve feedback pedal, şarkının sözlerinin ötesinde anlatımlar yapar. Hendrix için gitar bastırılan duyguların başkaldırısı. Adeta, “Ben buradayım… beni durduramazsın” demek.

** ** **
LEVENT ERSEVEN’in DİĞER YAZILARI
