Levent Erseven • 16/05/2025

Prince; Minnesota doğumlu, şarkıcı, söz yazarı, müzisyen, stüdyo mühendisi, aktör, yönetmen, dansçı ve müzik efsanesiydi. Yüz milyondan fazla albüm sattı; ayrıca yedi Grammy ve bir Oscar kazandı. 1980’lerin müziğini tanımlayan R&B, Funk, Rock, Pop, Punk ve New Wave’in bir karışımı olan Minneapolis Sound’un yaratıcısıydı.

Prince Rogers Nelson, 7 Haziran 1958’de Minneapolis’te doğdu. Şehrin Kuzey Yakası’nda büyüyen Nelson, genç yaşta piyano, gitar, bas, davul ve diğer enstrümanları kendi kendine öğrendi. İlk müzikal etkileri arasında R&B, Funk, Rock ve Soul müziği vardı. Prince, on dokuz yaşındayken Warner Brothers ile sözleşme imzaladıktan sonra, For You (1978) ve Prince (1979) albümlerini çıkardı. R&B listelerine girdi ama beyaz kitleye ulaşamadı. Dirty Mind (1980), Controversy (1981) ve 1999 (1982) albümleri çıktı.

Prince 1983 yılında, büyük bir sinema filmi için şirketini kurdu. Başlangıçta emin olmasa da Warner Brothers sonunda Prince’i destekledi. Prince Purple Rain filmi için şarkılar yazıp kaydetti ve filmi çekti. Haziran 1984’te yayınlanan film başarılı oldu. Prince’in müzik, moda ve cinsellik üzerindeki etkisi onu Michael Jackson ve Madonna ile birlikte kültürel bir ikon haline getirdi. 1986’da Parade’in yayınlanmasının ardından The Revolution’ı dağıttı. 1987 yılında, Stüdyo albümü Sign o’ the Times’ı tek başına tamamladı. Diğer gruplarla ve projelerle de iş birliği yaptı. 1989 yılında Tim Burton’ın Batman filmi için müzik yaptı.

1991’de Prince, The New Power Generation’ı kurdu ve daha önce karşı çıktığı Hip Hop ve Rap’i çalışmalarına dahil etmeye başladı. Warner Brothers ile olan sözleşmesinden kurtulmak için ismini bir sembole çevirdi. Kayıt endüstrisinde gördüğü haksız uygulamaları vurgulamak için yüzüne ‘köle’ kelimesini yazarak sahneye çıktı. Prince, 21 Nisan 2016’da yanlışlıkla aşırı ilaç kullanımından elli yedi yaşında vefat etti. Detaylara yavaşça girelim. En merak edilen konu, yeni ismi ya da sembolü ile başlayalım.

SEMBOL
‘Aşk Sembolü’nün anlamı; Prince’in androjen bir kişiliğe sahip olması da göz önüne alındığında, daha da önemli oluyor. Prince’in ismini değiştirmesinin nedeni Warner Bros. ile uzun süredir devam eden bir anlaşmazlıktı. Öldüğünde kasasında 500’den fazla yayınlanmamış şarkı ve projenin yanı sıra 50’den fazla kullanılmamış müzik videosu olduğu söyleniyor. Warner Bros.’un sorun olarak gördüğü şey de buydu. Yayınlanacak çok fazla malzemesi vardı ve piyasayı çok fazla Prince ile doldurmaktan endişe ediyorlardı.

Sanatçı ve plak şirketi arasındaki gerilime işaret eden Prince, yanağında ‘SLAVE’ (Köle) yazılı olarak konserlere çıktı. Efsane, o dönemde yaptığı açıklamada şunları söylemişti. “Şirket, Prince adını ve Prince adı altında pazarlanan tüm ilgili müzikleri elinde bulunduruyor. Ben sadece Warner Brothers’a daha fazla para kazandırmak için kullanılan bir piyon oldum.”
İsmini değiştirmek, sözleşmesinden sıyrılmak için cesur ve gözü pek bir yoldu. Bu, bir müzisyenin sanatsal kontrol ve kişisel özgürlük için büyük plak şirketlerinin yöneticilerine karşı gelmesinin en dikkat çekici örneklerinden biriydi.

Aşk Sembolü’nün kökenlerinin 1982 yılında çıkan 1999 albümünde filizlendiği görülüyor. Orada, Aşk Sembolü’nün biçimlenmesinin ilk örneğini görürüz, On yıl sonra, telaffuz edilemeyen işaret ya da The Artist Formerly Known as Prince (Eskiden Prince olarak bilinen sanatçı) kullanılmaya başladı. Minnesota’lı Purple Yoda’nın bu sembolde neleri bir araya getirdiğine bakalım.

HORUS’UN GÖZÜ: Eski Mısır’da koruma ve sağlık sembolü. YİN/YANG: Çin kültüründe, zıt güçleri birbirine bağlayan sembol.
Kadınlar için Venüs sembolü, Erkekler için Mars sembolü
1993’te, 7 Haziran’da ismini değiştirdi. O günden sonra sembolle anılmayı seçti.
‘Bu dünyada kral yoktur, sadece prensler vardır.’

🟣Prince Rogers Nelson, 7 Haziran 1958’de, zengin ve şaşırtıcı bir tarihe ve kültüre sahip olan Minnesota, Minneapolis’te doğdu. Prince’in anne ve babası John Lewis Nelson ve Mattie Della Shaw, birbirlerini müzik aracılığıyla bulmuşlar ve çocukları doğduğunda ona John’un sahne adı olan Prince Rogers’ı vermişler. Böyle doğuştan gelen bir sahne ismiyle, sanki bir yıldız olmak için doğmuş gibiydi. Ve öyle de oldu.

🟣Evde iki Prince vardı. Babası ve takma adı Skipper’ı (Kaptan) kullanan genç Prince. Üç yaşındayken babasının piyanosunu gördüğünde büyülenmişti. “Ama ben babam gibi piyano çalamıyorum, babam bunu nasıl yapıyor?” diye düşündü.

John ve Mattie, Prince yedi yaşındayken ayrıldılar. Annesi Prince’e kendi başına piyano çalma cesareti verdi.

🟣Prince olgunlaştıkça, babasının yeteneğinden korkmaktansa bundan ilham almaya doğru ilerledi. On iki yaşındayken, babasıyla kısa bir süre yaşadı. Gece konserleri ve müzik ortamını izleme şansı buldu. Prince ortaokula başladığında ilgi alanları çeşitliydi. Müzik aletleri, beyzbol, futbol ve basketbol takımlarındaydı ve müzik aletleriyle ilgileniyordu.

🟣Prince; 7. ve 8. sınıfındayken, daha sonra André Cymone olarak tanınacak olan genç müzisyen André Anderson ile tanıştı. Prince ve André, okuldan sonra eve gidip Prince’in babasının enstrümanlarını çalıyorlardı. Anneleri yıllardır arkadaştı ve André’nin babası Fred Anderson bir zamanlar Prince Rogers Trio’nun bir üyesiydi.

🟣Bernadette Anderson, Prince üzerinde kalıcı bir etki bıraktı. Genç Prince, Bernadette’in yanına taşındı​ ve hayatında yol gösterici bir figür haline geldi.

🟣Bu dönemde, Joni Mitchell, Maria Muldaur ve Carlos Santana gibi Rock ve Folk sanatçılarını dinledi ve R&B, Soul ve Funk’ın zengin tarihini, yalnızca Kuzey Minneapolis siyah topluluk radyo istasyonu KUXL aracılığıyla keşfetti. Grand Funk Railroad’dan Sly and the Family Stone’a, Jimi Hendrix’ten Jackson 5’a kadar Prince hevesle dinledi ve her şeyi öğrendi.

🟣André ile beraber, Grand Central isimli gruplarını kurdular, Prince’in kısa sürede dünya çapında ün kazanacağı sesini anlamaya başladığı günlerdi. Funk ve Rock, Punk ve Disko, Modern Dans müziği ve eski tarz Jazz ve Blues arasındaki kesişimi keşfeden siyah ve beyaz müzik etkilerinin bir kombinasyonu. Henüz bilmese de liseden mezun olduğunda Prince, Minneapolis Sound’u geliştirme ve Minnesota’dan çıkma yolunda ilerliyordu.

Grand Central; Soldan ikinci André ve sağdan ikinci Prince

🟣Prince, memleketinde, Chris Moon adında saygın bir Minneapolis yapımcısıyla ham bir demo kaseti kaydetmişti ve birlikte, Prince’in güçlü bir izlenim bırakacağından emin olduğu Soft and Wet adlı gelecek vaat eden yeni bir şarkı üzerinde çalışıyorlardı.

🟣Prince, bir plak anlaşması yapmak ve bir hit kaydetmek için gerekenlere sahip olduğunu biliyordu ve okulu bitirir bitirmez hemen işe koyuldu. Yerel gruplarla yaptığı birkaç kayıttan kazandığı parayla, kendini plak şirketlerine tanıtmak için New York’a ablasının yanına gitti.

🟣Chris; demoyu müzik sektörünün deneyimli ismi Husney’e verdi. Husney yıllar boyunca birçok demo kasetle karşılaşmıştı. Moon’un getirdiği şarkıda müzik, Sly Stone, Jimi Hendrix ve Santana gibi Funk ve Rock efsanelerini anımsatıyordu. Prince sözleşme imzalamak için Minneapolis’e geri döndü.

🟣Akşamları, Prince, André ve Bobby ile Owen Husney’nin ofisinde takılır, mobilyaları çeker ve davullarını ve amfileri odanın ortasına yerleştirirdi. Güneş doğduğunda, mobilyaları tekrar yerlerine iterlerdi, böylece Owen ve ekibi kaldırımları aşındırıp Prince’e ilk plak anlaşmasını sağlamak için çalışırlardı.

🟣Husney, Los Angeles’ta Warner Bros. Records, A&M ve Columbia ile toplantılar ayarlamayı başardı. Bir hafta içinde, üç plak şirketi de Prince ile anlaşma teklifinde bulundu. Ve bir ay içinde, Husney, Warner Bros. ile üç albümlük bir anlaşma yaptı. Bu, modern Rock tarihinde denenmemiş bir sanatçı için yapılmış en büyük anlaşmaydı.

🟣 Bu yüzden Prince, bu durum için yeni bir şarkı yazdı ve kaydetti. Warner Bros. yöneticilerini topladı ve I Hope We Work It Out adlı parçayı çalmaya başladı. Prince, Warner Bros.’u yalnızca tüm enstrümanları kaydetmesine değil, aynı zamanda ilk albümü For You’yu kendi başına üretmesine de izin vermeye ikna etti.


“Siyah-beyaz bir dünyada büyüdüm. Evet: siyah-beyaz, gece-gündüz, zengin-fakir. Siyah-beyaz. Ve gençken her türlü müziği dinlerdim. Ve daha gençken, her zaman bir gün her türlü müziği çalacağımı ve ten rengimden değil işimin kalitesinden dolayı değerlendirileceğimi söylerdim. Ve umarım bu böyle devam eder” diyor Prince.

🔷 Müzik ve Sinema Dünyasındaki Zirve Anı: “Purple Rain”

1984 yılında yayımlanan Purple Rain albümü, Prince’in sanatını zirveye taşıyan bir dönüm noktası oldu. Bu albüm, sadece müzik dünyasında değil, sinema ve pop kültüründe de kalıcı izler bıraktı.

Purple Rain aynı anda ABD’de albüm, single ve film listelerinde birinci sıraya yerleşerek, tarihe geçti. Bu başarıyı daha önce yalnızca Elvis Presley ve Beatles elde etmişti. 1984 yılı Temmuz ayının son haftasında, When Doves Cry single’ı, Purple Rain albümü ve film, tüm listelerde zirveye çıkarak Prince’i müzik dünyasında küresel bir fenomen haline getirdi.
Prince, Purple Rain filmiyle 1985 Akademi Ödülleri’nde “En İyi Orijinal Şarkı” dalında Oscar kazandı. Bu ödül, müzik dünyasında nadir görülen bir başarıydı ve Prince’in sinema ile müziği harmanlayarak sanatını daha da derinleştirdiğinin bir göstergesiydi.

🔷 Nicks Yazsaydı, Purple Rain’in Sözleri Daha Farklı Olabilir Miydi?

Stevie Nicks, 1983 yılında Prince’in Little Red Corvette şarkısına dayanan Stand Back adlı parçasını yazarken, Prince’in katkısını istemişti. Prince, Nicks’in teklifini kabul ederek şarkıya synthesizer eklemişti. Bu iş birliği, ikili arasında bir dostluk başlatmıştı.
Bir süre sonra Prince, Nicks’e on dakikalık bir enstrümantal Purple Rain demosu göndererek, şarkıya söz yazmasını istedi. Ancak Nicks, şarkının büyüklüğü karşısında korkarak teklifi geri çevirdi. Nicks, bu durumu şöyle anlatıyor: “Dinledim ve korktum. Onu geri aradım ve ‘Bunu yapamam. Keşke yapabilsem. Bu benim için çok fazla’ dedim. ‘Bunu nasıl yazacağımı bilemiyorum, bu bir film, epik bir şey’ dedim.”

Stevie Nicks’in reddi üzerine, Prince şarkının sözlerini kendisi yazdı ve Purple Rain ortaya çıktı. Nicks, sonrasında bu karardan memnun olduğunu belirtti: “Bunu yapmadığım için çok mutluyum çünkü o şarkıyı o yazdı ve Purple Rain oldu.” Eğer Stevie Nicks Purple Rain’in sözlerini yazmış olsaydı, şarkı muhtemelen farklı bir yön alacaktı.

🔷 Prince’in Ölümünden Sonra, Mor Saltanatı, Bir Renkle Onurlandırdı

Pantone Renk Enstitüsü, müzik efsanesi Prince’in anısını yaşatmak amacıyla özel bir mor tonu yarattı. “Love Symbol #2” adı verilen bu renk, Prince’in simgesi haline gelen mor rengi bir Pantone tonu olarak kabul etti.

“Love Symbol #2”, Prince’in özel olarak tasarlanan mor Yamaha piyanosundan ilham alarak oluşturuldu. Bu piyano, sanatçının 2016’daki turnesi için hazırlanmıştı ancak Prince’in ani vefatı nedeniyle sahneye çıkamadı. Pantone, bu özel rengi, Prince’in müzik, sanat ve kültür dünyasındaki kalıcı etkisini onurlandırmak amacıyla geliştirdi. Prince, 1984 yılında yayımlanan Purple Rain albümü ve filmiyle mor rengiyle özdeşleşmişti. Bu renk, onun sahne kostümlerinden otomobillerine, ev dekorasyonundan sahne ışıklarına kadar her yönüyle hayatının bir parçasıydı.
Pantone Love Symbol #2, şu teknik özelliklere sahiptir: RGB: 75, 56, 76 – HEX: #4B384C – CMYK: 1.26.0.70

🔷 Yazıp Başkalarına Verdiği Hit Şarkılar
Müzik dünyasının efsanevi ismi Prince, sadece kendi albümleriyle değil, başkaları için yazdığı şarkılarla da büyük başarılar elde etti. Bazı şarkıları, sanatçılar tarafından seslendirildiğinde dünya çapında hit oldu. İşte Prince’in yazıp başkalarına verdiği bazı unutulmaz şarkılar:

  1. “Nothing Compares 2 U” – Sinéad O’Connor (1990)
    Prince, bu duygusal baladı ilk olarak 1985’te The Family adlı yan projesi için yazmıştı. Ancak Sinéad O’Connor’ın 1990’daki yorumu, şarkıyı dünya çapında bir hite dönüştürdü ve MTV’de sıkça çalınarak büyük bir popülerlik kazandı.
  1. “Manic Monday” – The Bangles (1986)
    Prince, bu şarkıyı Apollonia 6 adlı grubuna yazmıştı ancak yayınlamamıştı. 1986’da Bangles’a verdiği bu şarkı, grubun en büyük hitlerinden biri oldu ve dünya genelinde listelerde üst sıralarda yer aldı.
  1. “Sugar Walls” – Sheena Easton (1984)
    Prince, bu şarkıyı Sheena Easton için “Alexander Nevermind” takma adıyla yazdı. Şarkı, ABD’de dans listelerinde bir numara olurken, bazı radyo istasyonları şarkının cinsel çağrışımlarından dolayı çalmaktan kaçındı.
  1. “I Feel for You” – Chaka Khan (1984)
    Prince’in 1979 tarihli albümünde yer alan bu şarkı, Chaka Khan tarafından yeniden yorumlanarak büyük bir hit haline geldi. Şarkı, Chaka Khan’a Grammy kazandırdı ve onun kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu.
  1. “Jungle Love” – The Time (1984)
    Prince, The Time adlı grubuyla birlikte bu Funk parçasını yazdı. Şarkı, 1984 yılında yayımlanan Purple Rain filminde de yer aldı ve grubun en bilinen şarkılarından biri haline geldi.

🔷 Müzikal Etkileri ve Yenilikçi Tarzı
Prince’in müziği, farklı türlerin ve sanatçıların etkisiyle şekillenen, sınır tanımayan bir yapıya sahiptir. Minnesota’daki gençlik yıllarında, Funk müziğinin öncülerinden Sly Stone, James Brown ve Stevie Wonder’ın eserlerine ilgi duyan Prince, aynı zamanda Jimi Hendrix’in Psikedelik Soul’undan, Todd Rundgren’in Pop çeşitliliğinden, Rolling Stones’un özgüveninden ve Joni Mitchell’ın mistik melodilerinden de ilham almıştır.

Bu etkiler, Funk, Rock, R&B, Pop, New Wave, Soul, Synth-Pop, Jazz, Blues ve Hip Hop gibi türleri harmanlayan, kolayca kategorize edilemeyen benzersiz bir sese dönüşmüştür. Prince, türlerle sınırlı kalmayarak çeşitli stilleri bir araya getirmiş ve müzikal sınırlarını zorlamıştır. Bu deneysel yaklaşımı hem tanıdık hem de kendisine ait bir ses yaratmıştır.

🔷 ve Müzikal İlham Kaynakları: Santana’dan Miles Davis’e
Prince’in müzikal dehası, farklı türleri ve sanatçıları bir araya getiren benzersiz bir sentezle şekillendi. Gitar virtüözlüğüyle sıkça Jimi Hendrix ile karşılaştırılsa da Prince, Carlos Santana’nın melodik yapısının kendisi üzerinde daha büyük bir etki yarattığını belirtmiştir. 1985 yılında Rolling Stone dergisine verdiği bir röportajda, “Eğer gerçekten müziğimi dinleselerdi, Hendrix’ten çok Santana etkisi duyarlardı. Hendrix daha çok Blues çalardı; Santana ise daha melodikti” demişti.
Stevie Wonder da Prince’in ilham aldığı önemli figürlerden biridir. Prince, Wonder’ı “rol model” olarak tanımlamış, Wonder ise Prince’in müziğini “o kadar resmedici ki ben bile görebiliyordum” diyerek övmüştür.

Sly and the Family Stone’un lideri Sly Stone da Prince üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Prince, grubun Everyday People şarkısını sıkça yeniden yorumlamış ve Sly Stone’un farklı ırk ve cinsiyetlerden müzisyenleri bir araya getirme vizyonuna hayran kalmıştır.
Jazz efsanesi Miles Davis ise Prince’in yenilikçi ruhunu fark etmiş ve onu “zamanımızın yeni Duke Ellington’ı” olarak nitelendirmiştir. Davis, Prince’in müziğinin derinliğini ve çeşitliliğini överek onunla birlikte çalışmayı arzulamıştır.

🔷 ve Kendrick Lamar: Müzikal Birleşim
Prince ve Kendrick Lamar, müzik dünyasının iki önemli ismi olarak birbirlerine büyük saygı duymaktaydılar. Prince’in Kendrick’in müziğinin hayranı olduğu, Kendrick’in ise Prince’in sanatında büyük bir etkisi olduğunu sıkça dile getirdiği bilinmektedir.
2014 yılında Prince, Art Official Age ve Plectrumelectrum albümlerinin çıkışını kutlamak amacıyla Paisley Park’ta bir etkinlik düzenledi. Bu etkinlikte, Kendrick Lamar sahneye çıkarak Prince’in 1998 tarihli Crystal Ball albümünden What’s My Name şarkısını doğaçlama bir şekilde seslendirdi. Bu performans, Prince’in grubu 3rdEyeGirl tarafından çalınan riffler eşliğinde gerçekleşti ve izleyenlere unutulmaz bir deneyim sundu.

Kendrick Lamar, To Pimp a Butterfly albümünün kayıtları sırasında Prince ile birlikte Paisley Park stüdyolarında çalıştı. Ancak, zaman darlığı nedeniyle bu çalışmalar tamamlanamadı ve albümde yer alacak bir parça ortaya çıkmadı. Yine de bu deneyim, Kendrick için önemli bir ilham kaynağı oldu.
Aşağıda, Prince ve Kendrick Lamar’ın Paisley Park’taki performanslarından bir kesiti izleyebilirsiniz:

🔷 (1996) filminde Prince’in sembolü jenerikte yer alıyor
Evet, Fargo filminde Prince’in sembolü jenerikte yer alıyor, ancak bu, onun filmde fiziksel olarak yer aldığı anlamına gelmiyor. Coen Kardeşler, Minnesota kökenli olan Prince ile arkadaş oldukları için, filmdeki “victim in field” (tarladaki kurban) karakterine, Prince’in o dönemde kullandığı sembolü yerleştirdiler. Bu sembol, yan yatırılmış şekilde ve içine küçük bir gülümseme simgesi eklenerek kullanıldı. Bu, hem Prince’in Warner Bros. ile yaşadığı sözleşme sorunlarına atıfta bulunuyor hem de Coen Kardeşler’in mizahi bir dokunuşu olarak kabul ediliyor.

Filmdeki araba kazası sahnesinde, önde kırmızı montlu bir adamın görüntüsü var. Ancak bu kişi, Prince değil; filmdeki storyboard sanatçısı J. Todd Anderson’dır. Anderson, filmde görünmek istemiş ve Coen Kardeşler de ona bu sembolü kullanarak şaka yapmışlar.

🔷 ve Çikolata Fabrikası: 3121 Albümündeki Mor Biletler
Prince, 2006 yılında yayımlanan 3121 albümünde, tıpkı efsanevi film Willy Wonka ve Çikolata Fabrikası’ndaki gibi, dinleyicilerine özel bir sürpriz hazırladı. Albümün bazı kopyalarında, Prince’in Los Angeles’taki evinde özel bir konsere katılma fırsatı sunan “mor biletler” gizlenmişti.
Toplamda 14 adet mor bilet vardı: 7 tanesi ABD’deki albüm kopyalarında, 7 tanesi ise uluslararası alanda satılan albümlerde bulunuyordu.
Bu biletleri bulan şanslı hayranlar, 6 Mayıs 2006 tarihinde Prince’in Los Angeles’taki 3121 Antelo Road adresindeki evinde gerçekleşen özel bir konsere davet edildiler. Etkinlikte, Támar Davis yaklaşık 60 dakika süren bir ön grup performansı sergiledi ve ardından Prince yaklaşık 65 dakika süren bir konser verdi. Mor bilet sahipleri, etkinliğe katılmalarının yanı sıra, özel hediyeler de aldılar. Bu hediyeler arasında, üzerinde “3121” logosu bulunan bir tef ve mango aromalı bir mum yer alıyordu. Hediyeler, mor renkli yuvarlak kutular içinde sunuldu ve katılımcılara etkinlik anısı olarak verildi.

Prince, bu yaratıcı pazarlama fikrini, Roald Dahl’ın Charlie ve Çikolata Fabrikası adlı eserindeki Willy Wonka karakterinden ilham aldı. Wonka, çikolata barlarının içinde gizli altın biletler saklayarak, bulacak kişilere fabrikasını gezme şansı tanıyordu. Prince de benzer şekilde, albüm kopyalarının içinde gizli mor biletler saklayarak hayranlarına özel bir deneyim sunmayı amaçladı.

🔷En çok satan müzik sanatçılarından biri
Prince, dünya çapında 150 milyondan fazla kayıt satarak tüm zamanların en çok satan müzik sanatçılarından biri olmuştur. Bu rakam, albüm ve single satışlarını içermektedir.
Purple Rain (1984): Prince’in en başarılı albümüdür ve dünya genelinde 25 milyon kopya satmıştır. Bu albüm, 13 kez platin alarak ABD’de 13 milyon satışa ulaşmıştır.
1999 (1982): Prince’in ticari çıkışını yapan albümlerden biridir ve dünya çapında 4 milyonun üzerinde satış gerçekleştirmiştir.
Batman (1989): Tim Burton’ın yönettiği Batman filminin soundtrack albümüdür ve 4 milyonun üzerinde satış yapmıştır.

Around the World in a Day (1985): Purple Rain sonrası yayınlanan bu albüm, ABD’de 2 milyon kopya satmıştır.
Diamonds & Pearls (1991): Bu albüm, dünya genelinde 6 milyonun üzerinde satış gerçekleştirmiştir.
Prince, kariyeri boyunca Billboard 200 ve R&B listelerinde birçok kez bir numaraya yükselmiştir. Özellikle 1980’den 2000’e kadar olan dönemde, hem R&B hem de Dans kategorilerinde çok sayıda bir numaralı single’a imza atmıştır. 2016 yılında, Prince’in ölümünün ardından, 19 farklı albümü Billboard 200 listesine aynı anda girmiş ve bu, tarihte bir ilk olmuştur.

🔷Enstrüman Virtüözlüğü ve Stüdyo Ustalığı: Prince’in Efsanevi Yetenekleri
Prince’in müzikal dehası, sadece sahne performanslarıyla değil, aynı zamanda stüdyo çalışmalarındaki olağanüstü yetenekleriyle de dikkat çekmiştir. Çok sayıda enstrümanı ustalıkla çalabilen Prince, müzik dünyasında eşine az rastlanır bir sanatçı olarak öne çıkar.
Prince, gitar konusundaki teknik becerisi ve yenilikçi akor kullanımıyla tüm zamanların en iyi gitaristlerinden biri olarak kabul edilir. Ancak yetenekleri bununla sınırlı değildir. Davulda 1970’lerin Funk ve R&B tarzını başarıyla yansıtan Prince, piyano ve klavye çalımında da Klasik’ten Jazz’a, Rock’tan Pop’a kadar geniş bir yelpazede ustalığını sergilemiştir. Ayrıca bas gitar, saksafon, trompet ve flüt gibi enstrümanları da hem stüdyo kayıtlarında hem de konserlerde başarıyla kullanmıştır.

Prince, stüdyoda tam anlamıyla bir kontrol ustasıydı. İlk beş albümünde neredeyse tüm enstrümanları kendisi çaldı. Özellikle 1978’de yayımlanan ilk albümü For You’da, 27 farklı enstrümanı bizzat çalarak müzik tarihine geçti. Bu enstrümanlar arasında elektrik ve akustik gitarlar, çeşitli klavyeler (Mini-Moog, Poly-Moog, ARP Pro Soloist, Oberheim Four-Voice), davullar, perküsyonlar ve daha birçok enstrüman bulunmaktadır.
Prince, teknolojiyi müziğine entegre etme konusunda da öncüydü. 1980’lerin başında davul makinelerini kullanarak ritim altyapılarını zenginleştirdi ve çeşitli efektlerle sesleri şekillendirdi. Bu yaklaşımı, Minneapolis Sound olarak bilinen müzik tarzının oluşmasına katkı sağladı. Ayrıca, geleneksel bakır üflemeli çalgılar yerine synthesizer’ları kullanarak farklı bir ses paleti oluşturdu.

🔷Görsel kimliği, onun sanatsal ifadesinin ayrılmaz bir parçasıydı
Prince, müzikal dehasının yanı sıra, moda dünyasında da kalıpları yıkan, cinsiyet normlarını sorgulayan ve kendine özgü tarzıyla bir ikon haline gelen bir sanatçıydı. Görsel kimliği, onun sanatsal ifadesinin ayrılmaz bir parçasıydı ve sahne üzerindeki kadar sahne dışındaki duruşuyla da dikkat çekiyordu.
Prince’in moda anlayışı, geleneksel erkeklik tanımlarını sorgulayan cesur bir duruş sergiliyordu. Mor renkli kıyafetler, fırfırlı gömlekler, dantelli ceketler, yüksek topuklu ayakkabılar, eyeliner ve makyaj gibi ögeler, onun androjen görünümünün temel unsurlarıydı. Bu tarz, sadece estetik bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerine karşı bilinçli bir meydan okumaydı. Prince, bu seçimleriyle cinsiyetin ifade biçimlerinin sabit olmadığını ve bireysel özgürlüğün ön planda olduğunu vurguladı.

Her albüm döneminde farklı bir görsel kimlik yaratan Prince, moda aracılığıyla sürekli bir dönüşüm içinde oldu. Bu dönüşüm, onun sanatsal evrimini ve kimlik arayışını yansıtıyordu. Kendi tasarımcılarıyla birlikte çalışarak, sahne kostümlerinden günlük kıyafetlerine kadar her detayda özgünlüğünü korudu. Paisley Park’taki moda arşivinde, binlerce kıyafeti özenle saklanmaktadır.
Prince’in moda anlayışı, sadece kendi dönemini değil, sonraki nesilleri de etkiledi. Günümüzde Harry Styles gibi sanatçılar, onun izinden giderek cinsiyet normlarını sorgulayan ve özgün tarzlar benimseyen yaklaşımlar sergiliyor. Prince’in cesur ve sınır tanımayan moda anlayışı, müzik ve moda dünyasında kalıcı bir etki bıraktı.

🔷 sahne performansları
Prince’in sahne performansları, müzikal yeteneği kadar teatral ve enerjik yapısıyla da dikkat çekiyordu. Her konseri, izleyicilere benzersiz bir deneyim sunmak amacıyla özenle hazırlanmıştı.
Prince, sahnede sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda bir şovmendi. Konserleri sırasında sık sık kostüm değişiklikleri yapar, farklı enstrümanlar çalar ve dans hareketleriyle izleyiciyi büyülerdi. Özellikle 1988’deki Lovesexy turnesi sırasında, sahneye motosikletle giriş yapması ve basketbol oynaması gibi sürprizlerle dolu anlar yaşanmıştır.

2007’deki Super Bowl XLI gösterisi, Prince’in en unutulmaz konserlerinden biri olarak kabul edilir. Yoğun yağmur altında gerçekleşen bu gösteride, Purple Rain şarkısını çalarken sahnede oluşan mor ışıklar ve yağmur damlaları, şarkının atmosferini daha da etkileyici kılmıştır. Prince bu zorlu hava koşullarına rağmen performansını kesintisiz sürdürmüş ve izleyicilere unutulmaz bir an yaşatmıştır.
Prince’in konserleri, izleyiciyle kurduğu güçlü bağ sayesinde daha da özel hale gelirdi. Sık sık seyircileri sahneye davet eder, onlarla birlikte şarkı söyler ve dans ederdi. Bu etkileşim, konserlerin enerjisini artırır ve her birini benzersiz kılardı. Örneğin, 1993’teki Chicago konserinde bir hayranını sahneye çıkararak birlikte dans etmiş ve bu anı unutulmaz kılmıştır.

🔷 ve ‘Ebeveyn Tavsiyesi: Açık (Saçık) İçerik’ Etiketinin Doğuşu
1984 yılında yayımlanan Purple Rain albümündeki Darling Nikki şarkısının sözleri, müzik dünyasında önemli bir dönüm noktasına yol açtı. Şarkının cinsel içerikli ifadeleri, Tipper Gore’un dikkatini çekti. O dönemde ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un eşi olan Tipper Gore, on bir yaşındaki kızı Karenna’nın bu şarkıyı dinlediğini fark ettiğinde, şarkının açılış dizelerine tepki gösterdi:

Bu olay, Tipper Gore’u harekete geçirdi ve 1985 yılında Parents Music Resource Center (Ebeveyn Müzik Yardım Merkezi) adlı organizasyonu kurdu. PMRC, müzik endüstrisinde cinsel içerikli, küfürlü veya şiddet öğeleri barındıran şarkıların etiketlenmesini talep etti. Bu amaçla, “Filthy Fifteen” (Kirli On Beş) adlı bir liste oluşturuldu ve Darling Nikki bu listede birinci sırada yer aldı.

PMRC’nin çabaları, müzik endüstrisinde tartışmalara yol açtı. Frank Zappa, Dee Snider ve John Denver gibi sanatçılar, sanatsal ifade özgürlüğü lehine tanıklık ettiler. Sonuç olarak, 1990 yılında Recording Industry Association of America (Amerika Kayıt Endüstrisi Derneği), albüm kapaklarına “Ebeveyn Tavsiyesi: Açık İçerik” (Parental Advisory: Explicit Content) etiketini koyma uygulamasını başlattı.
İlginç bir şekilde, bu tartışmalar Prince’in popülaritesini artırdı. Şarkılarının sansürlenmesi, onu daha da cazip hale getirdi ve müzik dünyasında daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağladı.

🔷İnternetten Albüm Satan İlk Büyük Sanatçı
Prince, müzik dünyasında sadece melodik yenilikleriyle değil, aynı zamanda dijital devrimi başlatan vizyonuyla da tarihe geçti. 1993 yılında “Bir gün müzik internet üzerinden satılacak” diyerek dijital müzik dağıtımının geleceğine dair öngörüsünü paylaşan Prince, bu alanda öncülük etti.
1997 yılında yayımlanan Crystal Ball adlı üç CD’lik kutu seti, internet üzerinden siparişle satılan ilk büyük albüm olarak tarihe geçti. Müşteriler, albümü Prince’in resmi web sitesi üzerinden veya telefonla sipariş vererek alabiliyorlardı. Bu yöntem, müzik endüstrisinde yeni bir dağıtım modelinin önünü açtı.

2001 yılında kurduğu NPG Music Club (New Power Generation Music Club), Prince’in dijital müzik dağıtımındaki bir diğer yenilikçi adımıydı. Bu platform, üyelerine özel şarkılar, konser biletleri ve diğer içerikler sunarak sanatçı ile hayranları arasında doğrudan bir bağ kurdu. Yaklaşık 400 bin üyesi bulunan bu kulüp, dijital müzik dünyasında bir model teşkil etti.
2006 yılında, Prince dijital müzik dağıtımına yaptığı katkılardan dolayı Webby Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Webby Ödülleri, internetin en prestijli ödüllerinden biridir.

🔷 Manevi Yolculuğu: Yehova Şahitliği’ne Geçişi
Prince, müzik kariyerinde olduğu kadar manevi yolculuğunda da dikkat çekici bir değişim yaşadı. Yedinci Gün Adventist Kilisesi’nde yetişen Prince, 2001 yılında Yehova Şahitleri inancına geçiş yaptı.
Prince’in Yehova Şahitleri inancına geçişi, uzun bir manevi arayışın sonucuydu. Bu süreçte, Sly and the Family Stone grubunun eski basçısı Larry Graham ile yakın bir dostluk kurdu. Graham, 1975 yılında Yehova Şahitleri inancına geçmişti ve Prince’e bu inancı tanıttı. İki yıl süren derin sohbetler ve İncil çalışmaları sonrasında, Prince 2003 yılında vaftiz oldu ve Yehova Şahidi olarak kabul edildi. Prince’in manevi dönüşümü, müziğine de yansıdı. Özellikle 2001 tarihli The Rainbow Children albümü, onun yeni inançlarını ve manevi arayışını yansıtan bir eser olarak dikkat çekti. Bu albümde, daha önceki cinsel içerikli ve provokatif temalardan uzaklaşarak daha spiritüel ve derinlikli bir anlatım tarzı benimsedi.

Prince, inancını sadece müzikle sınırlı tutmadı; günlük yaşamında da Yehova Şahitleri’nin öğretilerini benimsedi. Los Angeles’ta yaşadığı dönemde, zaman zaman kapı kapı dolaşarak misyonerlik faaliyetlerinde bulundu. Bir röportajında, Yehova Şahitleri’nin öğretilerini başkalarına aktarmanın kendisi için önemli bir sorumluluk olduğunu belirtti. Prince’in Yehova Şahitleri inancına geçişi, sadece dini bir değişim değil, aynı zamanda kişisel bir dönüşümün de göstergesiydi.

🔷Prince Çocukken Epilepsi Hastasıydı
Müzik dünyasının efsanevi ismi Prince, hayatının erken dönemlerinde epilepsi hastalığıyla mücadele etti. 2009 yılında Tavis Smiley’e verdiği demeçte, “Annem ve babam ne yapacaklarını veya bununla nasıl başa çıkacaklarını bilmiyorlardı, ancak ellerindeki az miktardaki imkânlarla ellerinden gelenin en iyisini yaptılar” diyerek ailesinin desteğini vurgulamıştır.

Prince, sahne performanslarıyla tanınan bir sanatçıydı ve sahnede yüksek enerjisiyle dikkat çekiyordu. Prince sahne arkasında da sürekli ağrı çekiyordu. “Her gün acı çekiyorum. Bizler atlet gibiyiz, antrenman yapıyoruz ve sürekli yaralanıyoruz.” şeklinde bir açıklamada bulunmuştu.
Prince’in sağlık sorunları, 2016 yılında ani bir şekilde hayatını kaybetmesiyle yeniden gündeme geldi. O sırada 57 yaşında olan sanatçının ölüm nedeni, yapılan otopsi sonucunda belirlenmiştir. Ancak sağlık geçmişi ve ölümüne dair detaylar, kamuoyuyla tam olarak paylaşılmamıştır.

🔷 Park; Yaratıcı Bir Sığınak
Paisley Park, Minnesota eyaletinin Chanhassen kentinde bulunan ve Prince’in vizyonuyla hayata geçirilen ikonik bir komplekstir. 1986 yılında inşasına başlanan ve 1987’de açılan bu 6 bin metrekarelik yapı, Prince’in hem evi hem de yaratıcı sığınağı olarak hizmet vermiştir. İçerisinde dört kayıt stüdyosu, 12.500 metrekarelik bir ses sahnesi, video düzenleme süiti, prova odaları, ofisler ve yaşam alanları bulunmaktadır.

Paisley Park, Prince’in sanatsal vizyonunu gerçekleştirebileceği bir alan olarak tasarlanmıştır. Bu kompleks, sadece Prince’in değil, aynı zamanda Madonna, Stevie Wonder ve R.E.M. gibi birçok ünlü sanatçının da kayıt yaptığı bir merkez olmuştur.
Prince’in 2016’daki vefatının ardından, Paisley Park onun isteği doğrultusunda halka açık bir müze haline getirilmiştir. Ekim 2016’da açılan müze, ziyaretçilere Prince’in yaşamı ve kariyerine dair derinlemesine bir bakış sunmaktadır.

Prince, etkisi müzik dünyasının çok ötesinde yankılanan sıra dışı bir sanatçıydı. Türlerin yenilikçi birleşiminden ve birden fazla enstrümandaki ustalığından gösterişli stiline ve büyüleyici sahne varlığına kadar, beklentileri sürekli olarak alt üst etti ve yaratıcı sınırları zorladı. Manevi keşif ve sanatsal özgürlük mücadelesiyle işaretlenen kişisel hayatı, gizemli kişiliğine daha da katkıda bulundu. Övgülerin ve ticari başarının ötesinde, Prince’in hayırseverliğe ve toplumsal adalete olan bağlılığı, ilham vermeye devam eden derin bir karakteri ortaya koydu. Geniş, yayınlanmamış müzik arşivi, yaratıcı mirasını gelecek nesiller için canlı tutmayı vaat ediyor. Prince’in müzik, moda ve kültür üzerindeki benzersiz ve kalıcı etkisi, sanatı önümüzdeki yıllarda kutlanacak ve incelenecek gerçek bir ikon olarak yerini sağlamlaştırıyor.