Bülent Seyitdanlıoğlu

09/05/2025

ROCK TARİHİNİN İZİNDE

Kariyerinde Rock’tan Caza, Fusion’dan Rap ve Reaggae’ya ve Elektronik müzikten Klasik müziğe her tür müzik vardı. Yaptığı müzikle zihinleri zorladı ve çığır açtı. Frank Zappa (1940-1993), Rock’n’Roll için yaptıkları ve ilginç kişiliği ile gönül kahramanlarımdan biri ve her daim başucumda. Onsuz yeni bir yüzyıla girdik ama ona ve mücevher değerinde müziğine her daim ihtiyacımız var.

“Müzik olmadan zaman, sadece faturaların ödenmesi gerektiği sıkıcı çalışma saatleri ve son ödeme tarihleridir.” diyen Frank Zappa tarihinden ilginç anların izini birlikte sürelim.

Sicilyalı bir baba ve Fransız-İtalyan bir annenin dört çocuğundan en büyüğü olarak dünyaya geldi. Öncelikli enstrümanı, evdeki mobilya ve koltuklardı. On iki yaşına girdiğinde bir davul takımına sahip oldu ve lise grubunun da davulcusu oldu. Müzikten ilk parasını da henüz 15 yaşında davul ve tencere-tava çalarak kazandı.

1955 yılında babasının görevi nedeniyle yerleştikleri Lancaster California’da ilk gitarına sahip oldu. 1,5 dolarlık bu gitarın telleri çok yüksekti. Bu nedenle, her ne kadar bu gitarla akor basamasa da bu durum solo çalışmasına engel değildi.

Frank Zappa’nın ilk profesyonel kayıtları, düşük bütçeli The World’s Greatest Sinner (1962) ve Run Home Slow (1965) filmleri için yaptığı iki film müzikleriydi ve maddi açıdan da ilk önemli kazançlarını simgeliyordu.

23 yaşında televizyonda The Steve Allen Show’da müzik aleti olarak bir bisiklet çaldı. Bunu yaparken “İlhamını Edgard Varèse’i, Igor Stravinsky’yi ve Anton Webern’i adım adım keşfederek buldu. 1960’ların ortalarına ki The Mothers of Invention’ı kurana kadar rock müzikle veya genel olarak sözlü müzikle pek haşır neşir olmadı.

Frank Zappa’nın The Mothers of Invention ile başladığı, kariyerinin ilk albümü aynı zamanda Rock tarihinin ilk temalı albümü niteliğini taşıyan Freak Out! yayınlandığında tarih 1966’yı gösteriyordu. Albümün arka kapağında, Zappa tarafından yaratılan kurgusal karakter Suzy Creamcheese’in (albümün kendisinde de görünen) bir “mektubu” vardı.

Fotoğrafçı Robert Davidson, 1967 yılında Frank Zappa ile buluştu. Bu buluşmadan belki de rock tarihinin en ilginç fotoğrafı doğdu. Bu fotoğraf, sonrasında ikonik bir postere dönüşecekti. Posterde Zappa tuvaletteydi ve çıplaktı. Poster, sıradanlığa ve otoriteye bir karşı duruş olduğu gibi ayıp ve utanma gibi kavramlara sert bir eleştiri niteliği taşıyordu ve kasıtlı bir anti pozdu. Poster, Amerikan toplumunun muhafazakâr yapısına görsel bir manifesto oluşturuyordu. Ona göre sanatın görevi, toplumu rahatsız etmek ve düşündürmekti.

Zappa’nın 1968 tarihli “We’re Only in It fort the Money” albümünün kapağı, The Beatles’ın “Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band” albüm kapağına mizahi bir gönderme olarak tasarlandı. Frank Zappa kapak tasarımı için Paul McCartney’den izin almak istedi, alamayınca plak şirketinin de ısrarıyla söz konusu fotoğraf iç kapağa alındı. Zappa, bu duruma çok sinirlendi ve bu süreç albümün 5 ay geç yayınlanması sonucunu doğurdu. Albüm müzik endüstrisine ve sahte ideallere, Zappa mizahıyla yaklaşıyor ve sert bir muhalefet içeriyordu.

1971 yılının 4 Aralık gününde, İsviçre’nin Montreux kentindeki Frank Zappa konseri, yaklaşık bir buçuk saatin ardından Don Preston’ın synthesizer solosu sırasında bir dinleyicinin havaya attığı işaret fişeğiyle sona erdi. Önce Montreux Casino’nun tavanına sıçrayan alevler kısa sürede binanın her yerini sardı. Salondaki kalabalık, itfaiye erlerinin kırdığı camlardan dışarı çıktı ve ardından da alevler, binanın ısıtma sistemine ulaşıp büyük bir patlamaya yol açtı. Tüm sahne ekipmanını bu yangında kaybeden Frank Zappa ve ekibi hayatta oldukları için sevinirken, sıra dışı bir şekilde müzik tarihine de geçiyorlardı. Söz konusu yangın, Deep Purple’ın meşhur “Smoke on the Water” şarkısının ilham kaynağı da oldu.

Frank Zappa, 10 Aralık 1971’de Londra’da Rainbow Theatre’da konser verirken bir seyircinin saldırısına uğradı. Trevor Howell isimli saldırgan, kız arkadaşının Zappa hayranlığını kıskanmıştı ve sahneye atlayarak Zappa’yı sahneden atmıştı. Bu saldırı sonucunda, boynundan, baş ve sırtından darbe alan Zappa’nın ses telleri de zarar gördü ve bir süre kariyerine ara vermek zorunda kaldı.

Frank Zappa, Warner Bros. ile yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle 4 plaktan oluşan Läther albümünü yayınlayamamıştı. Bunun nedeni adı geçen şirketin müdahaleleri ve uyguladığı sansürdü. Zappa izleyen süreçte dinleyicisini albümü korsan olarak sahiplenmeye teşvik etti. Albüm, Zappa’nın ölümü sonrasında 1996 yılında resmi olarak yayınlanabildi.

Zappa müzikteki sansüre karşı her daim aktif bir mücadele yürüttü. 80’lerde Amerika’da müzikteki içeriklerin denetlenmesine karşı çıktı ve düşünce özgürlüğünü savundu. Zappa bu dönemde siyasete de ilgi gösterdi ve 1990’larda Çekoslovakya’da kültürel danışmanlık yaptı. Ayrıca, 1991’de Amerika’da başkan adayı olmayı düşündü, fakat sağlık sorunları buna izin vermedi.

4 Aralık, Montreux’de konser sırasında yaşanan yangın olayının değil, çok ilginç bir tesadüf ama aynı zamanda Frank Zappa’nın bu dünyayı terk ediş tarihi de oldu. Frank Zappa, 4 Aralık 1993’te bu dünyadan ayrıldı.

O, 52 yıllık yaşamında geride bıraktığı müzikal mirası ile olduğu kadar yaşam tarzı ve hayata bakışı ile her daim yanı başımızda olacak.